25 Aralık 2012 Salı

KAMU YÖNETİMİ SEMPOZYUMU (KAYSEM 8)



8. KAMU YÖNETİMİ SEMPOZYUMU (KAYSEM 8) HATAY'DA MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ'NDE...



http://www.mku.edu.tr/main.php?page=archive_news&location=kaysem2013


KAYSEM (Kamu Yönetimi Sempozyumu) ulusal düzeyde  kamu yönetimlerini her açıdan ele alan, kamu yönetimindeki bütün aktörlerin katılımıyla önemli bir müzakere ortamı ve bilimsel çalışmalara katkı sağlayan ve bunları bütün paydaşlarıyla paylaşan bilimsel bir toplantıdır. Bu bağlamda  KAYSEM, kamu yönetimi alanında; akademisyenleri, öğrencileri, uygulayıcıları bir araya getiren bir platform görevi üstlenmektedir.
KAYSEM olarak adlandırılan bu toplantıların 8.si 11-12 Mayıs 2013 tarihinde Mustafa Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü tarafından organize edilmektedir Türkiye Belediyeler Birliği ve Antakya Belediyesinin desteği ile  Ottoman Palace'ta gerçekleştirilecek olan bu toplantı "Kuramdan Uygulamaya Yerel Yönetimler ve Kentsel Politikalar" ana temasını taşımakta ve burada farklı konularının tartışılması hedeflenmektedir.  KAYSEM-8'e http://kaysem2013.mku.edu.tr/ web sitesinden ulaşılmakta ve  kaysem2013@mku.edu.tr ve kaysem2013@gmail.com mail adreslerine bildiri özetleri ve tam metin gönderilebilmektedir.Konularla ilgili tüm tarafların bu organizasyona katkı vermelerini bekliyor KAYSEM 2013’ün faydalı olmasını diliyorum.

Prof. Dr. Yakup BULUT
(Düzenleme Kurulu Başkanı)
GSM:05303454550
E-Mail: ybulut@mku.edu.tr,  yakupbulut@hotmail.com

20 Temmuz 2012 Cuma

KAYFOR 10- BURSA


KAMU YÖNETİMİ FORUMU (KAYFOR) 2003'TE MERSİN'DE BAŞLADI... 10. SU BURSA'DA ARALIK AYINDA ULUSLARARASI KATILIMLI OLACAK... KAMUCULARLA BULUŞMAK ÜZERE:))


Kamu Politikalarında Dönüşüm
X. Kamu Yönetimi Forumu, Uludağ Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, İİBF Kamu Yönetimi Bölümü yürütücülüğünde 06-07 Aralık 2012 tarihlerinde Bursa'da yapılacaktır. Forumun ana teması "Kamu Politikalarında Dönüşüm”dür. Forumun amacı, kamu politikalarında dönüşümü tartışmaya açmak ve konu ile ilgili önerilerin geliştirilmesini sağlamaktır.

5 Temmuz 2012 Perşembe

İyi Yönetişim Yaz Okulu


Adnan Menderes Üniversitesi

İyi Yönetişim Yaz Okulu Etkinliği

Yönetişim, her ne kadar öngörülen içeriği ile birlikte benimsenmese de etkin bir yaklaşım olmaya devam ediyor. Türkiye'de yeterince yararlanılmayan bu yaklaşım TÜBİTAK tarafından desteklenen bir proje ile bir haftalık YAZ OKULU etkinliğine konu edilmiş. Çok yararlı bir etkinlik olacağına inanıyorum. Adnan Menderes Üniversitesi'nden değerli meslektaşım Doç. Dr. F. Neval Genç'i bu projeden dolayı kutluyorum... Bir mani olmazsa projede yer almaya da gayret göstereceğim.

Yaz Okulu ile ilgili ayrıntılar için:


Adnan Menderes Üniversitesi

İyi Yönetişim Yaz Okulu Etkinliği

15 Haziran 2012 Cuma

YEREL YÖNETİMDE DEĞİŞİM: Eski Bir Makale


YEREL YÖNETİMDE DEĞİŞİM: BÜROKRATİK
ÖRGÜTTEN HİZMET İŞLETMESİNE DOĞRU

Dünya değişiyor ve dönüşüyor. Ekonomik ve teknolojik alandaki değişimler hemen her alandaki geleneksel yöntemleri ve alışkanlıkları alt üst ederek yeniden biçimlendiriyor. Yeni bir toplum ve bu toplumun da oldukça farklı beklentileri ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, kamu yönetimi sürekli kendini
yenilemek zorunda kalmaktadır. Geleneksel kamu yönetimi değerlerinin başında gelen bürokrasi mekanizması, hem vazgeçilemeyen hem de çok
eleştirilen niteliklere sahiptir. Hantal, bürokratik, hiyerarşik ve büyük yönetsel yapılar değişmekte, esnek, işlevsel, şeffaf ve yurttaş odaklı yapılara
dönüşmektedirler. Elbetteki bu dönüşüm çok boyutlu olmaktadır. Örgütsel değişimin yanında, insan kaynakları, yönetim süreçleri, performans, görev ve
yetki alanları gibi temel konularda da köklü bir değişim yaşanmaktadır.Bugün, yurttaş ve yönetim ilişkisi önemli bir sorgulamadan geçmektedir. Konu,
aslında hiç de yeni değildir. Yöneten-yönetilen ilişkisinin ortaya çıkmasından bu yana, bu ilişkide sürekli bir “ideal” arayışı olmuştur ve değişen koşullarla birlikte bu arayış devam etmektedir. Günümüzde, yeni bakışlar ve yöntemler yurttaş-yönetim ilişkisinin tarihsel dengesini giderek yurttaş lehine çevirmekte ve yurttaşa daha fazla yönetime ve siyasete müdahale ve biçimlendirme olanakları sunmaktadırlar. Bu olanakların hem yerel yönetimler düzeyinde hem de kamu yönetimi düzeyinde uygulanması da, yeniden yapılanma çalışmalarının kapsamı içerisindedir.


Devamı için:

27 Nisan 2012 Cuma

Ausgewählte Studien und Artikel

             http://www.open3.at/grundlagen/ausgewahlte-studien-und-artikel


1 Nisan 2012 Pazar

Böyle İşlere "Yönetişim" Ne Yapsın?



Bir Masal Anlatsam

Gelin bugün size bir hikâye anlatayım.
Doğusunda bir üniversitenin meslek yüksek okulu, güneyinde İstanbul ve Ankara çevre yolu, batısı ve kuzeyinde uçsuz bucaksız arazilerin olduğu bir alan(!) düşünün.
İlçe belediyesi, 03 Haziran 1996 yılında ve 742 sayılı kararıyla…
778 bin 328 metrekare büyüklüğündeki Milli Emlak arazisini, sanayi bölgesi ilan etmek üzere almaya karar verdi.
(Öncesinde bazı mera alanları da bu bölgeye dahil edildi. Oraya hiç girmiyorum.)
Resmi yazışmalar başladı.
Kaymakamlık, mal müdürlüğü, hazine filan...
Mal Müdürlüğü, 06 Ağustos 1996 günü arazinin ilçe belediyesine satılmasını uygun gördü.
Maliye Bakanlığı Milli Emlak Müdürlüğü, 20 Ağustos 1996 tarih ve 26018 nolu kararı ile satışa onay verdi.
***
Bundan bir hafta kadar sonra ilçe belediye encümeni, 26 Ağustos 1996 tarih ve 306 sayılı kararla, söz konusu arsaların alınabilmesi için 7 bin TL’nin Konya’nın en büyük holdinglerinden birinden geri ödenmek üzere alınması istendi.
Holding, 03 Eylül 1996 tarihinde 7 bin TL’yi belediyenin bir kamu bankasındaki hesabına yatırdı.
Belediye, bu paranın 6 bin 769 lirasını aynı gün Mal Müdürlüğü’nün hesabına aktardı.
04 Eylül 1996 günü Milli Emlak arazisi, ilçe belediyesinin tüzel kişiliğinin üzerine tapuda tescillendi.
***
Aynı belediyenin meclisi, 09 Eylül 1996 günü bir karar aldı.
Karara göre, daha 5 gün önce Mal Müdürlüğü’nden alınan arazinin satılması için Encümen’e yetki verildi.
Yetkiden 15 gün sonra; yani 24 Eylül 1996 günü ihaleye çıkıldı.
“A”,  “B” ve “C” şirketleri katıldı.
İhale, 8 bin 156 TL’ye “A”da kaldı.
***
Ticaret Odası’na 4 yıl sonra soruldu:
Odanıza kayıtlı bu 3 şirkete ilişkin bilgi verin…
21 Mart 2000 tarihinde cevap verildi…
Cevaba göre, “A”, “B” ve “C” şirketlerinin yöneticileri aynıydı.
Üstelik üç şirketin kurucuları da...
Buraya kadar tamam!
Bunları az çok tahmin edebilirsiniz…
Ama şimdikini tahmin etmeniz imkansız:
Ticaret Odası’nın cevabına göre, söz konusu şirketlerin büyük ortağı bir holdingdi.
O holding, tesadüfe bakın ki belediyeye 7 bin TL veren holdingdi.
***
Mülkiye müfettişi hemen harekete geçti.
Hazırladığı raporu Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdi.
İddianame hazırlandı.
Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti.
Belediye başkanı, Hesap İşleri Müdürü, 3 Encümen Üyesi, Yazı İşleri Müdürünün yargılanmasına başlandı.
Suç: İhaleye fesat karıştırmak…
***
Kimse, “Bunlar suçlu da ya ihaleyi kazananlar?” demedi.
Üstelik ihaleyi kazanan şirketin ve ihaleye katılan diğer iki şirketin yöneticisi tanık yapıldı.
Bir başka tanık daha vardı…
Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı.
“Canım Türkiye’min, haline bakar mısınız?” diye soramıyorum; “Hikâyeye bakar mısınız” diyebiliyorum ancak…
***
 Hâkim karşısına çıkıldı.
Belediye başkanı, ihaleyi kazanan “A” şirketi ile holding arasında bağlantı olduğunu söyledi.
Bir sonraki duruşmaya gün verildi.
Sanık avukatları, sanıktan önce holdingi kurtarmak istediğinden olsa gerek; belediye başkanının sözlerinin ya yanlış anlaşıldığı, ya da daktilo hatasından o şekilde bir ifadenin yazılı hale getirildiği itirazında bulundu.
Hakim sordu, başkan kafa salladı:
Tam olarak böyle bi’şey demedim!
***
Holding Başkanı konuştu:
“A” şirketi ihaleyi kazandığında holdinge bağlı değildi, daha sonradan hisselerini aldık.
Birileri çıkıp da, “Tabii tabii… Böyle olur bu işler demedi?”
Kimse, sanıkların, “Yatırım için holdinge giderek davet etmiştik” sözlerini umursamadı.
İçişleri Bakanlığı kontrolörü; 27 Eylül 1996 gün ve 638 nolu teslimatla 210 TL, 08 Ekim 1996 gün ve 661 nolu teslimatla da 945 TL olmak üzere toplam bin 156 TL’nin “A” şirketi tarafından belediye hesabına yatırıldığını, bunun dışında bir ödemenin yapılmadığını belirtiyor.
Kısacası; 7 bin TL’nin holdingin belediyeye yaptığı şartlı bağıştan karşılandığına, şirketler arasında ilişkinin olduğuna işaret ediyor.
Bu tespitlere ilişkin de kimse bir tek soru yöneltmiyor.
***
Beraat ettiler…
Cumhuriyet Savcısı, dayanamadı itiraz etti.
Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Yerel mahkeme kararında ısrar etti.
Tüm bunlar yaşanırken, orada bir arazinin olduğu da tüm yaşananlar da unutuldu.
Varsa bir yapılan; yapanın yanına kar kaldı.
Daha geçtiğimiz ay (14 yıl sonra), Valilik iddiaları araştırması için muhakkik atanmasına karar verdi.
***
Diğerlerini sorarsanız…
Hâkim emekliye ayrıldı;
Savcının tayini çıktı, emekliliğine gün sayıyor;
Belediye başkanı boş vakitlerinin tadını çıkarıyor;
Memurların keyfi yerinde, çalışıyor;
Şirketlerine gelince Allah, “Yürü ya şirket” dedi;
Yönetim Kurulu Başkanının keyfi yerinde, kıssadan hisseler ve hikâyeler anlatıyor;
Diğer şirket yöneticileri de eh işte milyoner kadar oldular…
***
Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.
Millet hamutuyla götürür, biz milletin hakkını savunacağız diye binlerce lira tazminat öder, mahkemelerde sürünürüz.
Hikâyeler yazar, kendimizi avuturuz…


(Bu yazı OĞUZ AKÇAKOCA tarafından (Yeni Meram Gazetesi, 04.05.2010) da yayınlanmış, YURTTAŞSIZ DEMOKRASİ adlı kitaba alınmıştır.)

6 Şubat 2012 Pazartesi

E-Devlet, E-Demokrasi ve E-Yönetişim Modeli

Özgür UÇKAN
İstanbul Bilgi Üniversitesi
İletişim Fakültesi

Bilişim ve iletişim teknolojilerinin gelişimi, küreselleşmenin etkileri ve bu iki dinamiğin bileşiminden doğan "ağ ekonomileri", toplumsal boyutta da kaçınılmaz bir paradigma dönüşümüne yol açmıştır. Bu, zamanımıza damgasını vuran ve "enformasyon devrimi", "bilgi toplumu" gibi nitelendirmelerle tanımlanan dönüşümdür. Bilgi sermayenin, bilgi dolaşımı ise ekonomik faaliyetin temeline yerleşmekte, bir ağ yapılanmasıyla dünyayı kuşatan bu dolaşım, salt ekonomiyle sınırlı kalmamakta, toplumsal ilişkilerin kurduğu ağlara egemen olan etkileşim boyutunun sunduğu artı değerle birlikte gelişmektedir. Bu sosyo-ekonomik dönüşüm, yönetim biçimlerini, dolayısıyla devletin işleyiş mekanizmalarını da doğrudan etkilemektedir.
Bilgi toplumu sosyologu Manuel Castells, "küresel ağ etkisi"nin yarattığı paradigma dönüşümünü şu sözcüklerle karakterize etmektedir: "Küreselleşme, hükümetleri, kültürleri ve kurumsal yapıları farklı biçimlerde birbirlerine bağlayan, enstrümental bir enformasyon ağıyla harekete geçirilmektedir." (1) Ekonomi gibi, kültür gibi, siyaset ve yönetim de "enformasyonel" hale gelmektedir. İşte "e-devlet" ve "e-demokrasi" kavramlarını ilişkiye sokan "e-yönetişim", bu enformasyonel çerçevede ortaya çıkmaktadır.

devamı:
http://www.e-demokrasi.org/index.php?option=com_content&view=article&id=27:e-devlet-e-demokrasi-ve-e-yoenetiim-modeli&catid=7:makaleler&Itemid=21